İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda, “Valilik izni olmaksızın üniversite bünyesinde görevli idari ve akademik personelden deprem yardım parası adı altında para toplandığı, para verenlerin isimlerinin Genel Sekreter’e iletildiği, toplanan paraların Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’e teslim edildikten sonra akıbetinin takip edilemediği” ifadeleri dikkat çekti.
Suç duyurusunda ayrıca şu iddialar da yer aldı: “Üniversite bünyesinde düzenlenen sempozyumlar için üniversite akademik personelinden ve farklı üniversitelere mensup akademisyen katılımcılardan talep edilen katılım ücretlerinin üniversitenin resmi hesabına yatırılması yerine üniversitede görevli bir idari personelin hesabında ve İzmir Demokrasi Üniversitesi Güçlendirme Vakfı hesaplarına aktarımının sağlandığı; konunun kurumla ilgili 2021 yılını kapsar Sayıştay Raporu’nda da kayıt altına alınmıştır. Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in Balıkesir Üniversitesi’nde doktora öğrenimi gören oğlu Çağatay Tunçsiper’in 2019 yılında yatay geçiş yoluyla rektörü olduğu İzmir Demokrasi Üniversitesi’ne geçişini aynı yıl içinde hızlı bir biçimde mezun olmasını sağlamıştır.”Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası İzmir 4 Nolu Şubenin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda, “5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun’un aksine Üniversite adıyla kurulan vakıf üzerinden finansal hareketler geçekleştiren, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nu aksine eylem üreterek Üniversite idari ve akademik personelinden makbuz karşılığı olmaksızın nakdi yardım topladığı ortaya çıkan, bahse konu eylemleri ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257, 247 ve 250. maddelerinde tanımlanan suçları işleyerek üniversite bünyesinde düzenlenen sempozyumlar için elden veya havale yoluyla makbuz ibraz etmeksizin para toplayan Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in, sâbık ve mevcut Üniversite Genel Sekreterlerinin, şahsi hesabında sempozyum katılım ücreti toplanan idari personelin, bahse konu eylemler sürecinde görevde olan ve eylemlere aracılık ettikleri anlaşılan fakülte dekanları ve dekan yardımcılarının şahsi ve birinci derece akrabalarının banka hesaplarındaki şüpheli ve usulsüz hareketlerin, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper ile Üniversite Genel Sekreteri Dilek Karaman’ın şahsi mal varlıklarında son 5 yıl içinde oluşan orantısız artışların tespit ve takibinin, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in ve Genel Sekreter Dilek Karaman’ın son 2 yıl içinde İzmir’in batı ilçelerinde müstakil nitelikli konutlar aldıkları, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in mezkûr konutun düzenleme ve donanım ihtiyaçlarını Vakıf aracılığı ile tamamlattığı yolundaki ek iddialar vardır. Bu sebeple kamu yararını gözeterek Bedriye Tunçsiper ve reesen tespit edilecek diğer şahıslar hakkında cezai işleme dönük tahkikat yapılması amacıyla şikayetçi olduğumuzu beyan ederiz. İzah etmeye çalıştığım sebeplerle şüpheliler hakkında kamu davası açılarak şüphelilerin cezalandırılmasını Saygılarımla talep ederim” ifadeleri de dikkat çekti.Sendikadan söz konusu suç duyurusu ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; Eğitim İş olarak, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında Sayıştay raporları sonucunda ortaya çıkan usulsüzlüklerle ilgili olarak savcılığı göreve çağırıyoruz. Bu bağlamda, rektör hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.Sayıştay raporlarında yer alan bulgular, üniversite yönetiminde ciddi usulsüzlüklerin yapıldığını göstermektedir. Bu durum, üniversitemizin itibarını zedelemekte ve eğitim kalitesini olumsuz etkilemektedir. Eğitim İş olarak, bu usulsüzlüklerin bir an önce aydınlatılması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz.Ayrıca, daha önce de Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında görevi kötüye kullanma ile ilgili suç duyurusunda bulunulmuş, ancak çeşitli engeller nedeniyle bu süreç tamamlanamamıştır. Üniversitelerimizin şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı ile yönetilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise bu süreçte devreye girmemiş ve görevini yerine getirmemiştir. Son yapılan Sayıştay raporlarına göre, yaptığımız suç duyurusunu dikkate alarak bir an önce Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında soruşturma açılmasını ve görevden alınmasını talep ediyoruz.Eğitim İş olarak, bu sürecin takipçisi olacağımızı ve üniversitelerimizin daha iyi yönetilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.Türkiye’deki her bir üniversitedeki baskılardan, dayatmalardan, hukuksuzluklardan haberdarız. Eğitim-İş, üyesi olsun olmasın, hakkı yenen baskıya uğrayan tüm üniversite çalışanlarının yanındadır. Üniversiteler özgürleşene kadar, üniversiteler demokratikleşene kadar, üniversiteler gerçekten bilim yuvaları olana kadar ve bu ülkenin aydınlık yüzü olana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.İzmir Yükseköğretim Şube Yönetimi
Suç duyurusunda ayrıca şu iddialar da yer aldı: “Üniversite bünyesinde düzenlenen sempozyumlar için üniversite akademik personelinden ve farklı üniversitelere mensup akademisyen katılımcılardan talep edilen katılım ücretlerinin üniversitenin resmi hesabına yatırılması yerine üniversitede görevli bir idari personelin hesabında ve İzmir Demokrasi Üniversitesi Güçlendirme Vakfı hesaplarına aktarımının sağlandığı; konunun kurumla ilgili 2021 yılını kapsar Sayıştay Raporu’nda da kayıt altına alınmıştır. Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in Balıkesir Üniversitesi’nde doktora öğrenimi gören oğlu Çağatay Tunçsiper’in 2019 yılında yatay geçiş yoluyla rektörü olduğu İzmir Demokrasi Üniversitesi’ne geçişini aynı yıl içinde hızlı bir biçimde mezun olmasını sağlamıştır.”Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası İzmir 4 Nolu Şubenin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda, “5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun’un aksine Üniversite adıyla kurulan vakıf üzerinden finansal hareketler geçekleştiren, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nu aksine eylem üreterek Üniversite idari ve akademik personelinden makbuz karşılığı olmaksızın nakdi yardım topladığı ortaya çıkan, bahse konu eylemleri ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257, 247 ve 250. maddelerinde tanımlanan suçları işleyerek üniversite bünyesinde düzenlenen sempozyumlar için elden veya havale yoluyla makbuz ibraz etmeksizin para toplayan Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in, sâbık ve mevcut Üniversite Genel Sekreterlerinin, şahsi hesabında sempozyum katılım ücreti toplanan idari personelin, bahse konu eylemler sürecinde görevde olan ve eylemlere aracılık ettikleri anlaşılan fakülte dekanları ve dekan yardımcılarının şahsi ve birinci derece akrabalarının banka hesaplarındaki şüpheli ve usulsüz hareketlerin, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper ile Üniversite Genel Sekreteri Dilek Karaman’ın şahsi mal varlıklarında son 5 yıl içinde oluşan orantısız artışların tespit ve takibinin, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in ve Genel Sekreter Dilek Karaman’ın son 2 yıl içinde İzmir’in batı ilçelerinde müstakil nitelikli konutlar aldıkları, Rektör Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in mezkûr konutun düzenleme ve donanım ihtiyaçlarını Vakıf aracılığı ile tamamlattığı yolundaki ek iddialar vardır. Bu sebeple kamu yararını gözeterek Bedriye Tunçsiper ve reesen tespit edilecek diğer şahıslar hakkında cezai işleme dönük tahkikat yapılması amacıyla şikayetçi olduğumuzu beyan ederiz. İzah etmeye çalıştığım sebeplerle şüpheliler hakkında kamu davası açılarak şüphelilerin cezalandırılmasını Saygılarımla talep ederim” ifadeleri de dikkat çekti.Sendikadan söz konusu suç duyurusu ile ilgili olarak yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi; Eğitim İş olarak, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında Sayıştay raporları sonucunda ortaya çıkan usulsüzlüklerle ilgili olarak savcılığı göreve çağırıyoruz. Bu bağlamda, rektör hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.Sayıştay raporlarında yer alan bulgular, üniversite yönetiminde ciddi usulsüzlüklerin yapıldığını göstermektedir. Bu durum, üniversitemizin itibarını zedelemekte ve eğitim kalitesini olumsuz etkilemektedir. Eğitim İş olarak, bu usulsüzlüklerin bir an önce aydınlatılması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz.Ayrıca, daha önce de Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında görevi kötüye kullanma ile ilgili suç duyurusunda bulunulmuş, ancak çeşitli engeller nedeniyle bu süreç tamamlanamamıştır. Üniversitelerimizin şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı ile yönetilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise bu süreçte devreye girmemiş ve görevini yerine getirmemiştir. Son yapılan Sayıştay raporlarına göre, yaptığımız suç duyurusunu dikkate alarak bir an önce Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper hakkında soruşturma açılmasını ve görevden alınmasını talep ediyoruz.Eğitim İş olarak, bu sürecin takipçisi olacağımızı ve üniversitelerimizin daha iyi yönetilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.Türkiye’deki her bir üniversitedeki baskılardan, dayatmalardan, hukuksuzluklardan haberdarız. Eğitim-İş, üyesi olsun olmasın, hakkı yenen baskıya uğrayan tüm üniversite çalışanlarının yanındadır. Üniversiteler özgürleşene kadar, üniversiteler demokratikleşene kadar, üniversiteler gerçekten bilim yuvaları olana kadar ve bu ülkenin aydınlık yüzü olana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.İzmir Yükseköğretim Şube Yönetimi