Menemen Belediye Başkanlığı için yola çıkan Ali Kemal Elitaş, kendisini destekleyen büyük bir kalabalıkla aday adaylığı başvuru dosyasını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Menemen İlçe Başkanlığı’na teslim etti. Miting gibi gerçekleşen törende konuşan Elitaş, “Menemen’i Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı oklu bayrakları ile donatıp halkın iradesini menfaatlerle, kirli işbirlikleri ile devralanlardan günü geldiğinde geri alacağız. Bundan şüpheniz olmasın” dedi.
Menemen Belediye Başkanlığı için ADAY adaylığını açıklayan Ali Kemal Elitaş, bugün kendisini destekleyen Menemenli vatandaşların yoğun katılımıyla başvuru dosyasını teslim etmek için CHP Menemen İlçe Başkanlığı’na gitti. 2019 yerel seçimleri sonrası Karayolları’ndaki görevinden ayrılıp İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görev alan Ali Kemal Elitaş, Serdar Aksoy’un başkanlığının düşmesi ve Menemen Belediyesi’nin Ak Parti yönetimine geçmesi sonrası daire başkanı sıfatıyla görevlendirilmişti. Menemen’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen adeta eş başkan gibi çalışan Elitaş, Mart 2024’te yapılacak seçimler öncesi büyük bir kalabalığın desteğiyle ilçe başkanlığına giderek, aday adaylığı başvurusunu CHP Menemen İlçe Başkanı Hüseyin Özbey’e teslim etti. Aday adaylığı başvuru dosyasını adeta miting gibi gerçekleşen törende teslim eden Ali Kemal Elitaş, burada Menemenlilere seslendi. Ali Kemal Elitaş, aday adaylığı başvurusu sonrasında Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk anıtı önünde kendisini destekleyen vatandaşlarla birlikte fotoğraf çektirdi.
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ AİLESİ BÜYÜK BİR ACI YAŞADI”
CHP Menemen İlçe Başkanlığı’nda partililere seslenen Menemen Belediye Başkan Aday Adayı Ali Kemal Elitaş, adaylık açıklamasını çok daha büyük bir coşkuyla yapmayı planladıklarını ancak Cumhuriyet Halk Partisi Menemen İlçe Gençlik Kolları üyesi Taner Güden’in hayatını kaybetmesinden dolayı bundan vazgeçtiklerini belirtip, “Planımı yaparken daha büyük bir coşkuyla daha büyük bir katılımla Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün, Atatürkçülerin, Cumhuriyetçilerin, devrimcilerin, Menemen'e sahip çıkma iddiasını en coşkulu şekilde ortaya koymak istiyorduk. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi ailesi büyük bir acı yaşadı. Gençlik kolları üyemiz, seçim komisyonu başkanımız, kıymetli kardeşimiz Taner Güden”i kaybettik. Az önce Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başlanımız, örgütümüz ve tüm yoldaşlarımızla birlikte pırıl pırıl bir kardeşimizi, genç bir kardeşimizi toprağa verdik. Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına, Cumhuriyet Halk Partisi ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Evlatları bizim evlatlarımız, ailesi bizim ailemiz, mücadelesi, bizim mücadelemiz olacak. Buna Ali Kemal olarak söz veriyorum” dedi.
“ATATÜRK’ÜN EMANETİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki önemli ve büyük emanet bıraktığını hatırlatarak konuşmasını sürdüren Elitaş, “Memleketin, kurtuluşunun ve kuruluşunun önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Benim iki emanetim var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi, diğeri laik, demokratik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” dedi. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak, laik, demokratik insanlar olarak bu memlekete ödenen bedelleri,dökülen kanı alın terini, verilen mücadeleyi Denizleri, Mahirleri, unutmayan namuslu yurtseverler Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün her iki emanetine de yüreğimizle, mücadelemizle, alnımızın teriyle sahip çıkacağız. Memleketi asla ve asla karanlığa teslim etmeyeceğiz. Buna Ali Kemal Elitaş olarak söz veriyorum. Bu karanlık, bu kanun tanımaz, hukuk tanımaz, zorba düzene teslim olmayacağız. Diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi seçeceğiz” diye konuştu.
“GÜCÜMÜ SÜREKLİ HALKTAN ALDIM”
Çıktığı yolda gücünü halktan aldığına dikkat çeken Elitaş, “Gücümü sürekli halktan aldım. Burada protokol yok. Burada Kubilay'ın evlatları var. Burada Cumhuriyet’in bekçileri var. Burada emaneti geri almak isteyen yürekli yurtseverler var. Hepsine selam olsun. Bir memlekette namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur. Bilgimiz var, yüreğimiz var. Karanlılıkla yürüyeceğiz. Karanlılıkla tekrar ilçemizi Cumhuriyet Halk Partisinin altı oklu bayraklarıyla donatıp, kenti, halkın iradesini çıkarlarla, menfaatlerle, kirli işbirlikleriyle devralanlara günü geldiğinde hesabı hukuka bağlı kalarak, hukukun üstünlüğüne inanarak, yasaları ve kanunları uygulayarak soracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Memlekette herkes bir hava tutturmuş gidiyor. Ama dedim ya bizim rehberimiz kurtuluşun ve kuruluşun önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Bizim rehberimiz Batı Cephesi komutanı İsmet İnönü. Bizim rehberimiz biz milliyetçiliği Afyon'un haşhaş tarlalarına, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları’na, Ege'nin kara sularına yazdık diyen Karaoğlan bizim rehberimizdir.. Teslim olmak asla bize uygun bir tavır değil. Mücadele edeceğiz. Emekle, alın teriyle, liyakatle ve mücadeleyle bu memleketin geleceğini geri alacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Katılanlardan mücadele için söz isteyen Elitaş ,ardından Sözlerinizi duydum. Gözlerinizi gördüm. Sözler yalan söylemiyorsa, gözler biz başaracağız dedi.. Buna inanın. Biz başaracağız” ifadelerini kullandı.
BABA NASİHATİNİ DİNLEDİ
Bugünlere emeği, alın teri ve mücadelesi ile, her şeyden önemlisi bilene danışarak geldiğine dikkat çeken Ali Kemal Elitaş, ustası Sedat Atıcı’dan öğrencilik döneminde mandıracı Ramadan Yıldız’dan ve “kahramanım” diye tanımladığı babasından çok şey öğrendiğini anlatıp, şöyle devam etti: “Herkesin babası kendi kahramanıdır. Dört sene boyunca babamın yanında hem okula gittim hem çalıştım. Sabahları ve akşamları babamla tezgahta durdum. Babamın da bana bir nasihati vardı. “Oğlum, çocukları çok sev” dedi. Söz değil icraat ürettim. 3 yılda on bin çocuğa kendi ellerimle kitap dağıttım. Bundan gurur duyuyorum. Çocuklara, ‘Kalem tutun, televizyon dizilerinde sizi zehirlemeye çalışanlara inat okuyun’ dedim. Dezavantajlı çocuklara kentin değerlerine ulaşamayan çocukların beş bin tanesini muhtarlarımızın ve Milli Eğitim'in,öğretmenlerimizin desteğiyle sosyal etkinliklerle buluşturduk. Biz bu hikayede çocukları yüreğimizin en güzel yerine koyduk” diye konuştu.
ELİTAŞ’TAN LİYAKAT SÖZÜ
Liyakatle, adaletle, hakkaniyetle kuralların ve kurumların işlemesine katkı koyacağının sözünü veren Elitaş, “Eski Türkiye yeni Türkiye davası. Buna dair de bir şey anlatmak isterim ki kayıtlara geçsin. Yıl 1999. Allah rahmet eylesin o günün Başbakanı Bülent Ecevit kamuda bir sınav açtı. Ben de henüz 23 yaşında bir genç, o günkü adıyla devlet memurları sınavına girdim. Babam bir bakkal, esnaf. Menemenli, küçük bir esnaf. Sınava girdim ve sınavdan yüksek bir puan aldım. Hiçbir siyasi figürü tanımıyordum. Hiçbir siyasi figürden destek istemedim. Sınav sonuçlandı ve yerleştirmeler yapıldı. Bir gün bana ‘Ali Kemal Elitaş, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde taşrada görevlendirildiniz diye yazı geldi. Biz o eski Türkiye'de arkasında dayısı olmadan, bir yakını olmadan, bir torpil olmadan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Karayolları gibi nitelikli bir kurumuna girdik. O günlerin özlemini yaşayan birisi olarak önümüzdeki süreçte de gücüm yettiğince, imkan elverdikçe, liyakatle, adaletle, hakkaniyetle kuralların ve kurumların işlemesine katkı vereceğim.. Bunun da sözünü veriyorum” diye konuştu.
MUHTARLARLA İŞBİRLİĞİ VURGUSU
Muhtarlarla işbirliğine çok önem verdiğini aktaran Elitaş, Menemen’e ilk atandığı dönemde muhtarlarla el ele vererek Gediz Nehri üzerindeki tarihi köprüde restorasyon çalışmasını başlattıklarını belirtip, “Eğer kentin ihtiyaçlarını, gerçek ihtiyaçlarını doğru tespit edip, masaya yumruk vurursak gerek hükümet kanadından gerek Büyükşehir kanadından en iyi hizmetler Menemen'e getirilir. Buna da ihtiyaç var. Gediz Nehri üzerinde tarihi beşli köprümüz var. Karayolları Tarihi Köprüler Şubesi’nin uhdesinde olan bir köprü. Dilekçeyi yazdım, 65 muhtarımız imzalayıp bana işi takip için vekâlet verdi. Devlet memurları, namuslu devlet memurları, namuslu muhtarlarıyla birlikte iki buçuk yıllık mücadelenin sonunda, hiçbir siyasi erkin katkısı olmadan, kamu hukukuna uyunca, kamu kurumlarını koruyunca neler yapılabileceğini birlikte ispat ettik. 51 milyon lira ihaleyle Karayolları Tarihi Köprüler Şube Müdürlüğü, tarihi köprüyü bakım, onarım ve restore ediyor şu anda. Biz o köprüyü ayağa kaldırırken Atatürk'ün Menemen'deki Cumhuriyetin ilk eserlerinden birine, emanetine sahip çıkarken İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Değirmendere ile Hasanlar arasına da yeni bir köprüyü yaptırttık. Cumhuriyetin ilk on yılında yapılan esere sahip çıkan bizler, Cumhuriyet'in yüzüncü yılında Menemen'e Büyükşehir Belediyesi yatırımı ile yeni bir köprü kazandırdı” dedi.
MEVCUT BELEDİYE YÖNETİMİNE TEPKİ
Menemen Belediyesi’nde mevcut yönetime tepki gösteren Elitaş, “Memleketin derdi çok, Menemen'in derdi de çok. Menemen'de ne yazık ki yüz yıllık birikimi tüketen bu yüz yıllık birikimi ne yazık ki dönüşümü mümkün olmayan işlerde harcayan bir idare var. Ne yazık ki hükümetin başkanvekili olduğunu söyleyen kardeşimiz hükümetin gücünü ancak halı sahalarda kullanabildi. Menemen’nin tarımına, çiftçisine, köylüsüne, sanayicisine, serbest bölgesine, Menemen’e değer katacak hiçbir alanda üretime yarar sağlayacak hiçbir alanda ne yazık ki geleceğe dair bir şey yapmadı. Biz üretim olmadan tüketimle, israfla bir yere varılamayacağını bilen bir kültürden geliyoruz. Bir memleketi ayakta tutacak tek bir şey var; o da üretmektir. Tüketmekle bir yere varılamaz. Ekonominin bu kadar zorda olduğu bir dönemde halktan ikinci MTV vergisini alacaksın. Cumhuriyet meydanında Ajda Pekkan’a dans ettireceksin. Hadi oradan. Ekonominin bu kadar krizde olduğu bir noktada çocukların yatağa aç girdiği bir memlekette yapılır mı bu? Aylarca süren konser etkinlikleriyle ekonomik krizin pik yaptığı, insanların sofrasında ekmek bulamadığı gençlerin iş, aş kaygısıyla, karanlığa gömüldüğü bir ortamda Menemen'in paralarını harcayamazsın. Gün gelir devran döner, devletin namuslu yöneticileri, namuslu görevlileri şu an kuşatma altına aldığınız devletin kurumlarından bazı yetkililer, kanunlar kurallar gereği gün gelir hesabını sorarlar” ifadelerini kullandı.
KENTİN KAYNAKLARI, KENTİN GERÇEK SAHİPLERİ İÇİN KULLANILACAK
Menemen’i “Türkiye'nin minyatürü” olarak tarif eden Elitaş, “Tıpkı Anadolu gibi. Her rengi, her güzelliği, her kültürü var. Emeği, alın teri, tarlası, fabrikası, pırıl pırıl insanları var. Sofrasında bereket, sofrasında güler yüz, ellerinde nasır, yüreğinde memleket sevdası olan güzel insanları var. Elbette ki bu güzel memleket bugün yaşadıklarını hak etmiyor. Hep birlikte ayağa kalkmamız lazım. Bizim değerlerimize sahip çıkarak, üretmemiz lazım. Üretmeden bu iş mümkün değil. Biz ahlakı, erdemi, liyakatı, bilgiyi kullanarak geleceği öyle örgütleyeceğiz. Liyakate dayalı kadrolar, emeğe dayalı hak ediş, üreticiye, çiftçiye, köylüye, sanayiciye, emekçiye sağlam, yürekten bir sahip çıkış. Günü kurtarmak için değil, tekrar seçilmek için değil, hak etmediğin yerde sana verilmeyen görevlerle bir şeyleri harca diye değil kentin kaynaklarını kentin insanlarına, odalarına, muhtarlarına, çocuklarına, gençlerine, kadınlarına, yani bu kentin gerçek sahiplerine sorarak şeffaf bir şekilde bir kent yönetimini hep birlikte yapacağız. Büyüklerimizin tecrübesi, gençlerimizin enerjisi ve yüreğimizle, bilgimizle, liyakatle yapacağız. Size söz veriyorum!” diye konuştu.
Sanki hırsızlıktan mahkum olan..Sanki hırsızlıktan mahkum olan başka partidendi.Yüzsüzlüğün bu kadarı da tenekeliktir.Biraz utanma olur insanda .Hırsızın hırsızlığını savunmak örtbas etmek başkalarına çamur atmakla olmuyor.Aday olacaksan önce dürüst olacaksın.